SÖĞÜŞLEMEYE NEŞTER GEREKLİ!
Dünkü…
"Eğitimdeki" söğüşleme yazım hayli yankı uyandırdı..
İnanılmaz..
Ve beklentilerimin üzerinde bir tepki geldi..
Tabi ki "olumlu" yönden…
Bir dokun, bin ah işit misali...
En çok ifade edilen de; "fazlası yok, eksiği var?"
Nitekim o eksiklikler de aktarıldı…
Ancak…
Kişiler..
Makamlar..
Bazılarının da "teyide" muhtaç olduğundan zikretmeyeceğim..
***
Diyeceğim o ki..
Yazdığım..
Konu başlığı ettiğim..
Okul kıyafeti..
Öğrenci servisi..
Özeller..
Ve devletin "öğrenci taşıma" sistemi..
Kırtasiye..
Taşımalı öğrencinin iaşesi..
Yanı öğrencilere verilen "öğlen yemeği…!'
Okulların onarımı..
Ve yıl içerisindeki; "okul aile birliklerinin" oluşturduğu sömürü..
Bini bir para..
***
Denilen şu..
Pazartesi günü "eğitim ve öğretim" başlıyor..
Yetkililer..
İdareciler..
Valilik..
Kaymakamlık..
En tepe kurum, Bakanlık "denetim mekanizmasını" işletsin..
Neşter atsın…
***
Özetle..
Öğrenci de,
Veli de,
Öğretmen de,
Ve devletin bizatihi kendisi de; oluşturulan" sömürü düzeniyle, söğüşlenmesine son verilsin…
Çünkü, sağılıyor..
Giyim; tek firma..
Öğrenci servisi, 5 firma..
Öğrenci iaşesi, 7 firma..
Kırtasiye, dört firma..
Emir-komuta; "siyasi nüfuz" tek; merkezden işliyor!..
Tekelleşme!…
***
SİZİ FIRSATÇILAR!
Öyle ya…
Piyasa son günlerde; bunların "cirit" alanı…
Zam…
Faiz…
Stok…
Ve manipülasyonla; "karaborsa" şeytanlığı…
Ne derseniz!
Eee; "döviz" seviciler ya…
Millet kaybetti…
Devlet kaybetti…
Ülke "buhran mı geçiriyor?" kim takar?
Emperyalizm..
Küresel sermaye..
Dolar, Euro baronları "para mı basıyor?" umurlarında değil…
Tek gaye..
Tek hedef..
"Kendi" illegal kazanımları ne kadar olacak?…
Ona bakıyorlar..
***
Bakınız, önceki gün yaşananlar…
Bir tarafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan..
Diğer tarafta Merkez Bankası..
Malumunuz üzre..
Erdoğan, "faize" karşı tepkili..
Ki yıllardır; Merkez Bankası politikasına da "muhalif.."
İnancı ve imanı; bu "dik duruşu" hükmediyor..
***
Erdoğan!
Faizi..
Dövizdeki kur kurşununu..
İki cümle ile ifade etti..
"Sebep ve sonuç!"
Maalesef..
Birileri; "ikisini" karıştırıp, "önceliği" değiştiriyor..
Sebebi sonuç…
Sonuçu da sebep görüyor..
***
İşte bu konuşmadan sonra!…
Pusuda bekleyenler..
Dolar seviciler…
Erdoğan'a, "diktatör" diyerek, itham edip "kendilerini" maskeleyenler..
Her şey "para" gerisi, teferruat diyen zihniyet…
Dolara yüklendi..
Kendilerince;
Merkez Bankası "Bağımsız" değil..
Erdoğan ne derse o…
Faiz, artmaz..
Diyerek, "döviz" trafiğiyle piyasayı yükselttiler..
Dolar arttı…
***
Sonra!…
Merkez Bankasından hamle geldi..
Derler ya; "cuk diye" yerine oturdu..
Şerden, hayır çıkar misali..
Belki "çözüm faizde" arandı..
Ama; hevesler kursakta kaldı..
Banka; "faiz" artımına gitti..
Bu hamle; "döviz kurşununu" frenledi..
Ki, geri tepti..
Dolar, tepetaklak, düşüş moduna girdi..
***
Dikkat edin..
Bir konuşma..
Bir hamle..
Ama iki farklı, sonucun bu zümredeki etkisi!
Şimdi ne diyorlar?
Erdoğan ve Merkez Bankası; "danışıklı dövüş" yapıyor..
Faiz "iznini" Erdoğan vermiş…
Şöyle böyle; deyip "kamuflaja" giriyorlar..
***
Neyse!
İki hamlenin, bir ders-i ibreti oldu..
Bir, Erdoğan "her dediğini" yapamaz..
İki Merkez Bankası bağımsız..
Ama "ülke menfaati" her şeyiyle "bağımsız!"
Ekonomik seyir…
Dış müdahalenin "etkisi" altında..
İçteki müdahale ise; "tamamen fırsatçılık" kokan, hainliktir…
İşte bunlara "büyük bir şamar" gerekli!
***
Ne diyor, Başkan Erdoğan?
"Bunlar.."
Evet; bunlar iflah olamazlar..
Olmayacaklar da..
Çünkü Allah'ın da bir hesabı var?
***
UN FABRİKALARI…
İlgililer..
Yetkililer..
Oda Başkanları..
Ki, fırıncıların bizatihi kendileri..
Diyorlar ki..
"Un" üretimi düştü..
Fabrika, "un" üretmiyor..
Piyasada, "un karaborsaya" düştü..
Ekmek fiyatı..
Gramajı..
Birbirini dengeleyemediği için; "zam" zorunlu.
Ya gramaj düşürülecek..
Ya da fiyat artırılacak..
Çünkü girdiler de "fazla!"
Elektrik..
Yakıt..
Doğalgaz..
Ve diğer katkı ürünlerin, dövizdeki dengesi!..
Yani; "çıkmazdayız.."
Demek ki…
İşin içerisinde her daim; "para babaları, patronlar" var…
Sormak lazım; "un üretimi" neden azaldı?
Buğday mı yok?
Yoksa "fırsatçılık mı" var?
Hiç kuşkusuz ki, ikinci şık..
Çünkü TMO hala buğday alımı yapıyor?
Yani, buğday var…
***
NİHAT DOĞAN DAVASI!
Giderek; çirkinleşiyor..
Ki taraflar..
Tabi ki, magazin medyası da..
"Kazanı" fena karıştırıyorlar..
Tabi, Nihat Doğan da "konuştukça" iş zıvanadan çıkıyor..
Netlik yok..
Muğlaklık var..
Spekülasyon var..
"Mankurtça" bir opsiyonel kamuflaj var..
İki kız çocuğu..
Baba..
Ki onların; "çelişkiler yumağı" içerisindeki beyanları…
Önce şikâyet, sonra vazgeçme!
Ve alı konulduğuna dair; yürütülen tahkikat var..
İşe, Aile bakanlığı da katıldı..
İş Arap saçı..
Nihai bir ifade derseniz..
Hadise..
Tepeden tırnağa; "rezillikler" yumağı içeriyor..
Çünkü; "kimse" hakikati konuşmuyor..
Ne kızlar..
Ne baba..
Ne Nihat Doğan..
Ne Magazin medyası..
Ne de "biz oradaydık" diyenler..
Sonuç…
Rezillikler zinciriyle "bir medya reklamı" kokuyor..
***
TAHA AKYOL'UN VEDASI!
Taha Akyol…
"Beş satırlık" yazıyla; Hürriyet'e veda etti..
Neden..
Niçin..
Nasıl..
Ve kim, neyin kararıyla?
Pek anlatım yok…
Garip bir durum…
Hürriyet'te bir "şeyler" oluyor.
Ama ne oluyor?
Zaman gösterecek?
Rızalar mı var, tasfiyeler mi var?
Şunu ifade edeyim..
72 yaş..
40 yıllık gazetecilik..
Yani, duayenlik noktasında "aha da gidiyorum" demek..
Hele ki bir şey demeden,,,
Muhakkak ki; "sebep" var, "sonuca" karar kılmak için!