YIRTIK AYAKKABI..
İki kare resim!.. Sıradan değil.. Pür dikkat derim..
Birinci resme bakalım…
Bir grup genç.. Yaşları, 12-17 arası…
Duvar dibinde oturmuşlar..
Oturuşları..
Sohbetleri..
Hal ve ahvalleri; "okuldan" kaçmış gibiler…
Dersi kıran öğrenciler misali....
Yani bildik "haylaz" çocuk görüntüsü veriyorlar..
Böyle bir algı; "resmin" ilk bakışında size gelebilir..
Bildiğimiz çocuklar diyerek!..
Birileri de, "taş atan, lastik yakan" diyebilir!…
Ya da gözaltına alınmışlar…
Belli bir "ideolojinin" akımında; misali!…
Eee..
Kahredici tablo, "bölgenin gerçeklerinden" uzak değil..
Çok yaşadık..
Çok kişiye "gençler" kurban, verildi..
Ama şimdi değil..
Neyse..!
Oturan gençlerin hal-i durumları öyle değil..
Bu gençler…
Bu gençler var ya..
Her biri bir cevher…
Her biri bir şampiyon…
Oturuşları da, yorgunluk oturuşu..
Dinleniyorlar…
Gülümsemeleri..
Uzaklara dalış halleri..
Yüzlerdeki ifade, aslında "çok şey" söyletiyor bize..
Yukarıdaki algıları da..
Yarına dair; hedefi olanları da; "tokatlıyor?"
Dedikleri..
"İnanmak..
Tutku ve Azim..
Pek tabi ki, güçlü irade!…
Hepsi mevcut…
***
Biliyorum diyeceksiniz ki; "hal ve ahvalleri nedir böyle!..
Eğer ki, cevher ise..
Eğer ki, Türkiye şampiyonları iseler.
Bu ne hal...
Yani, "Nasrettin Hoca'nın ye kürküm ye..!"
Ne yazık ki..
Ayakkabılar yırtık..
Giydikleri; geri kalır değil…
Kiminde mont, harap bir pantolon..
Kiminde eşofman..
Kiminde GS forması..
Çorap var da, yok!…
Görüntü ağlatır, ama yürek de yakar!...
İşte, "içimi yakan da" bu durum!…
Bu yazıyı kaleme almam…
Ve "utanması gerekenler" diye verdiğim tepki!…
Resmin "genel hikayesinin" yürek yakan halinedir..
Dedim ya; her biri bir cevher..
Çünkü bu gençler sporcu..
Doğa sporcusu..
"Tırmanış" branşında, spor yapıyorlar..
Kendi alanlarında her birinin derecesi var…
Türkiye şampiyonu..
Türkiye ikinciliği..
Türkiye üç ve dört, altıncılığı var…
Madalya bol..
Şimdi, TOKYO olimpiyatlarına hazırlanıyorlar.
Tabi "yokluk" içinde…
Kulak verelim kendilerine…
Nazdar Ayata..
"Küçükler" kategorisinde Türkiye şampiyonu!..
Lise öğrencisi…
Bu sporun dışında, futbol da oynuyor…
Diyor ki..
"1 yıldır tırmanış sporunu yapıyorum..
Samsun'daki yarışlarda; birinci oldum..
Elimizdeki imkanlarla, ancak bu kadar oluyor..
Ayakkabılarımız eski..
Duvarımız dökük.. Duvar açık alanda olduğu için, hava durumuna göre spor yapıyoruz..
Spor salonu olsaydı, iyi olurdu.."
Ferhat Pekmez…
Lise 2. sınıf öğrencisi..
"Diyarbakır ve Türkiye derecelerim var.."
Pekmez de imkansızlıktan yakınıyor..
Eee…
Yırtık ayakkabıyla, tırmanma mı olur?
Dökük..
Harap duvarla "spor mu" yapılır?.
Ne yazık ki..
Pekmez..
"Yırtık ayakkabılarla tırmanıyoruz..
Ayakkabının fiyatı pahalı..
650 ila 100 lira arasında.. Alamıyoruz..
Yokluklar; motivasyonumuzu etkiliyor..!"
Yani, "imkanlar olsa" neler yapmayız ki diyor Pekmez!..
Soy ismi gibi, "tatlı.."
Ama yaşadıkları; çok ama çok acı!…
Hocaları Hasan Uludağ..
Diyor ki hedef; 2020 Tokyo Olimpiyatları..
O da başarılarını; "ayakkabılara" bağlıyor..
Sakarya'daki yarışmalarda; 9 sporcuyla katıldık..
5'i finalde kaldı..
Birinci olmamızın nedeni; "ayakkabılarımız yeniydi."
6 ayda bir değişmeli..
***
Gönüllü öğretmen..
Eğitimci Volkan Öğdüm.. O da diyor ki.
Diyarbakır'daki tırmanış sporuna biraz daha katkıda bulunursak bu mayalanacak.
Diyarbakır'ın sporu haline gelecek.
Çünkü buranın çocukları tırmanışı seviyor"
***
Velhasıl, kelam!…
Onların başarısı..
Onların azmi, tutkusu ve inanmışlıkları..
Gurur verici..
Ama "imkansızlıklar" içerisindeki zincir de, bir o kadar acı ve utanç verici..
İş; "bir ayakkabıda..!'
Düşünüyorum..
Diyorlar ya; hedef Tokyo Olimpiyatları…
Peki, gidebilecekler mi?..
Bir ayakkabı "esirgenirken..!"
Uluslararası "yarışmanın" finansmanı..
Zor gibi!…
Etkili ve yetkili zevata…
Ki ahali..
Siyasilerimize de, mesajım var!..
STK'lar…
Projeler adıyla; "deveyi hamutuyla" götürenler…
Bu çocuklara sahip çıkın..
Bir ayakkabı..
Bir eşofman..
Bir takım elbise..
Ve o yıkık-dökük tırmanış duvarının onarımı; "sizden" olsun..
Hayırlı bir eseriniz olsun..
***
Bilesiniz ki..
Ülke içinde, her başarıları, Diyarbakır'ı tanıtır..
Gururlandırır..
Kentin isminin, "markasını" sağlar..
Şehri tanıtır..
Uluslararası arenada ise..
Ay-Yıldızlı bayrağımızı dalgalandırırlar..
İstiklal marşımızı okuturlar..
Yedi düvele, Türkiye'yi tanıtırlar..
Yani..
Bu azmi..
Bu tutkuyu..
Bu iradeyi..
Ve bu inanmışlığı; "üç maymunu" oynama karakterine, kurban etmeyelim!..
Sahiplenelim..
***
AK PARTİ'YE TAVSİYEM!..
Diyorum ki…
CHP'yi…
HDP'yi..
İyi Partiyi..
Saadet Partisini..
Yani "siyasi muhalefet partilerini.."
Bir bütün olarak, "muhatap" almasın..
Ne laf yetiştirsin..
Ne polemikte bulunsun…
Ne de, adlarını zikretsin..
Şu bunu dedi..
Öbürü bunu yaptı..
Gibi, "aksiyonel" faaliyete girmemeli..
Çünkü hiçbiri başarılı bir "muhalefete" sahip değil..
Ne diyoruz…
"Ülkede muhalefet" kısırlığı var..
İşte bu hakikatle; ülkedeki muhalefet kanadı farklılaştı..
Artık en büyük muhalefet;
İşsizliktir..
Pahalılıktır..
Ekonomideki dengesizliktir…
Bunların muhalefetine "kafa yormalı?"..
Eforunu, parti politikası bu minvalde; icra edilmeli..
İnanın ki…
"Oy artışı daha bir yüksek olur..!"
RAHŞAN NE DİYOR?….
Rahşan Ecevit…
Malum!…
DSP'nin "manevi" lideri…
Fikri önemli..
Ahmet Tekin isimli okurum sormuş..
Ki onun sorusuyla, bende merak oluştu.
DSP'nin…
Hali hazırdaki, HDP ile "işbirliği.."
CHP'den ayrılan "küskünleri" barındırma, adresi olma haline…
Ne diyor..
Düşüncesi nedir?
Kendisi hangi "partiye oy verecek?"..
Neyse!..
Bizden de sormak.. Çünkü, henüz bu meyanda bir fikir beyanı yok..
Rengi, bir akım olabilir..