“KIŞKIRTAN GÜÇ HALİNE GELEN CHP” (II)

 

Evet, sevgili okurlar.

“KIŞKIRTAN GÜÇ HALİNE GELEN CHP” başlıklı yazımızın ikinci serisine devam edeceğiz.

Ülkemizle ilgili üstü kapalı çok önemli, kirli olayların deşifre edilmesine çalışıyoruz.

Zaten genellikle sohbetimizin ana teması bu yöndedir, böyle de devam edecektir.

Bize göre Türkiye’de yakın tarihimiz boyunca saklı kalmış, deyim yerindeyse adeta yerin dibine gömülmüş tarihi gerçeklerimizin anlatılmamış olması, CHP’nin ana felsefesidir, ana politikasıdır ve temel stratejisidir.

Zira CHP’nin kuruluş amacı tarihi Lozan anlaşmasındaki, dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Gürzon’a hem de maddeler halinde şartlar ileri sürülerek o imzalar atılmıştır.

Alınan sözler ve muahedeler Türkiye’nin bugüne düşmesi için yapılmıştır.

Lord Gürzon’un İngiliz Avam kamerasında Osmanlılarla ilgili itiraf durumundaki beyanatı, elbette ki meclis üyelerini ve İngiliz hükümetini çok memnun etmiştir.

Ve demiştir ki ;

“Rahat olun Türkiye artık bundan sonra Osmanlı Türkiye’si değildir.

Yeni bir Türkiye’dir, İslam’ın “İ” harfi dahi orda yaşatılmayacaktır.

İnönü’den ve diğer cumhuriyetçilerden almış olduğumuz imza bu yöndedir.

Geçici olarak sadece kişisel ibadetler yapılıyor ise de 100 yıl içerisinde tamamıyla yüzeysel bir ibadet hali olur ki Türkiye’de İslam’ın artık sonu gelmiştir ve sonlandırma sözünü almışız.”

Avam kamerasına bu açıklamayı yaparken, o günden itibaren Türkiye’de olup bitenler günü gününe, saati saatine hep İslam aleyhinde uygulana gelmiştir.

Gizli, kapalı saklı oyunlar örtülü olarak topluma yutturulmuştur, ama aslında çok hileli tezgâhlar meydana gelmiştir.

“Gün gelmiş, devran dönmüş” misali bugün zaten her şey kendini ele veriyor.

Ümit vericidir ama bu da bir gerçektir ki CHP’nin o günkü zulmünü bugün “Adalet” olarak göstermeye çalışan CHP lideri Kılıçdaroğlu, hala da ülke insanını kandırmaya çalışıyor.

Ancak o dönemin zulmü, milletçe zaman zaman kabullenilmiş olması hasebiyle, ülke artık başta ahlaki çöküntüler dahil olmak üzere her yönüyle dökülüyor.

Özellikle kamu kurum ve kuruluşlardaki uygulamalar yüzünden, nerdeyse ülke yıkılmaya yüz tutmuş durumda.

Bu hal devam ederse, her gün biraz daha ülke uçurumun kenarına itiliyor durumda.

Onun için yüce Allah Kur’an-ı Kerim’in “Enfal” suresinin 25. Ayetinde bize aynen şöyle buyuruyor;

“Geldiği zaman sadece zulüm işleyenlere değil, bilakis herkesi kapsayan fitneden sakınınız, hazırlıklı olun ve Allah’ın takvasını muhafaza edin”

Bize bu şekilde buyuran yüce kitabımızdaki geçen fitne rastgele dile kolay gelen bir fitne değildir.

O fitne; gerçekten CHP’nin 1923’ten günümüze kadar yapıla gelen tüm kötülüklerin fitnesidir.

Hükmen, manen ve fiilen milletimizi kasıp kavurmuş durumda.

Bugüne kadar gelen giden tüm hükümetler çok iyi niyetli dahi olsa, bakıyoruz ki hiç de CHP’nin tüzüğünden, tuzağından, mekir ve hilesinden kendini kurtaramıyor.

Bu itibarla “Enfal” suresinin 7 ve 8. Ayetleri bize çok önemli mesajlar veriyor ve yüce Allah inanan insanlarla bunları paylaşıyor.

Evet, ayet diyor ki;

“Allahû Teâlâ hakkın tahakkuku için tevhit kelimesini tahakkuk etmeye çalışıyor ve inatlı küfrün sonunu getiriyor.

Allah’ın muradı, iradesi, yeryüzündeki batıla inanmanın tahakkuku değil, hakkın tahakkuku için var ola gelmiştir.

Hakla batılı birbirinden ayırt etme değerini Allahû Teâlâ Hz. Muhammed (S.A.V)’e vermiştir.

Ona inanıyoruz, o paralelde yürüyoruz.

Bizim için Hz. Muhammed (S.A.V)’in yolu dosdoğru bir namus yoludur, izan ve şeref yoludur.

Böyle olunca elbette ki Allah’ın yardımı beklenir.

Büyük zaferler İslam’ın olacak ve İslam batılı batıl olarak tanımlayacak, hakkı ve hakkaniyeti de hukukun üstünlüğü paralelinde kabullenecektir.

Bu olmadığı takdirde, hiç ama hiçbir şey bir yere varamaz.

Kimse boşuna o beklenti içerisine girmesin.

Evet, bugün günümüzde terör odaklarını ülkemize ihraç etmiş emperyalist haçlı güçler, bu içimizdeki sömürücü haçlıların köleleri elbette ki rahat durmazlar.

Ama .u itibarla diyoruz ki milletimiz “artık yeter” demelidir.

Uyanmalıdır.

İtikadımız ve inancımız gereği yüce İslam dininin gerçek felsefesine imanla uymalıdır.

Aksi takdirde başıboş, felç hastalığı geçirmiş cansız sallanan bir vücut gibi olur.

En derin saygı ve sevgilerimle.