ŞEHRİN TRAFİK SORUNU

Diyarbakır'da son yıllarda yaşanan trafik ve ulaşım sorunlarının bardağı taşırır vaziyete geldi.

İstanbul trafiğiyle kıyaslanır oldu.

Toplu Taşıma Yetersizliği: Toplu taşıma sisteminin geliştirilmemesi, insanların özel araçlara yönelmesine neden oluyor. Bu da trafiği daha da yoğunlaştırıyor.

Normal şartlarda özel araçlarımızı kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanarak varmak istediğimiz alana daha hızlı gidebiliriz. Ama bu şehirde hiçbir şey normal olmadığı ve Diyarbakır sahipsiz olduğu için toplu taşıma sistemi mesai saatlerinde felç.

Belediyeye ait otobüslerde şoförlerin keyfi hareket etmeleri, birçok durağı ziyaret etmeden başka konuma geçmeleri,

durak ve otobüs saatlerine riayet etmemeleri insanları toplu taşımadan uzaklaştırıyor.

Yıllardır planlanan ama hayata geçemeyen tramvay projesi hala tamamlanmayı bekliyor.

İzin süreçleri ve bürokratik işlemler, Yerel yönetimlerin öncelikleri, siyasi istikrar ve destek ödenek eksikliği,

İnşaat sırasında ortaya çıkan beklenmedik teknik sorunlar, projelerin ilerlemesini sürekli sekteye uğratıyor.

Ola ki siyasi kavgalardan fırsat bulurlar da tramvayı bu şehre getirebilirlerse şehir trafiği nefes alacak.

Artan Nüfus: Trafik yoğunluğunu artırıyor. Daha fazla insan, daha fazla araç demek.

Yetersiz Altyapı: Mevcut yollar ve ulaşım altyapısı, artan araç sayısını kaldıramıyor. Yeni yollar, kavşaklar araçlar için altgeçit ve üstgeçit yapılanmasına ihtiyaç var.

 

Planlama Eksiklikleri: Şehirdeki trafik düzenlemeleri ve yolların planlanmasında eksiklikler, tıkanıklıklara yol açıyor.

Ticari Araçlar: Özellikle ticari araçların yoğunluğu, şehir içindeki trafiğin yoğunluğuna tuz biber ekliyor. Şehir içi ulaşım planlamasının acilen gözden geçirilmesi gerekiyor.

Yönetim açısından daha etkili stratejilerle bu sorunların aşılması mümkün olabilir.

Diyarbakır da sadece mesai giriş ve çıkış saatlerinde trafik yoğunluğu yok artık günün her saati sabah öğlen akşam trafik felaket noktalara ulaştı. Hal böyle olunca kazalar da arttı.

 

Trafik kazaları büyük ölçekte sürücü kusurlarından oluşuyor. Fakat trafiğe bir bütün olarak baktığımız zaman;

ulaşıma ait bir politika yetersizliğinden mi söz etmeliyiz yoksa varlığından mı şüphe duymalıyız bilemedim.

Şehrin ulaşım sistemleri bir planlama bütünlüğü içerisinde yönetilip yönlendirilmiyor.

Plan bütünlüğü yerine projeci ve yatırımcı bir anlayış ulaşım sistemini belirliyor.

 Ulaşım projelerini sosyal, ekonomik, çevresel ve güvenlik boyutlarıyla ele alıp ilgili kurum ve kuruluşlarla tartışmıyorlar.

Niye çünkü bu coğrafyanın hep daha önemli sorunları var sıra gelmiyor.

Trafik sorunu çerez konumunda kalıyor.

Her sorunun çözümünü yetkililerden beklememek şiarıyla biz toplum olarak ne yapabiliriz.

 

Bisiklet kullanımına yönlenebiliriz ve bu sorunun çözümü için bir adım atabiliriz. Bisiklet hem spor yapmak için güzel bir araçtır hem de trafikten kurtulmak için bir nimettir.

Ama bizim şehrimizde bisikletle işe gidip gelmekten utananlar var.

Düşünün kurumlardan rant sağlıyoruz utanmıyoruz, rüşvet yiyoruz utanmıyoruz, insanları “şu cu, bu cu” diye etiketleyip ötekileştirip, despotluk uyguluyoruz utanmıyoruz ama bisiklet kullanmaktan utanıyoruz…

Hızlı araba sürülecek bir şerit ve daha normal hızda araba sürülecek başka bir şerit olduğunu unutmayın.

Sol şerit boyunca çok yavaş sürüyorsanız ve devam etmek için diğer araçların sizi geçmesi gerekiyorsa, araç tıkanıklığına ve kaza tehlikesine neden oluyorsunuz demektir. 

Otobüs duraklarında, garajda veya yasak yerlerde araçların durması yasaktır.

Çoğumuz bu kurala da uymuyor, bir bakıyorsun okul önlerinde caddeye kapatacak şekilde araç park halinde.

Dolmuş durağında araç park halinde,

Semt pazarlarının içinde araçlar geçiyor.

Dağ kapı balıkçılar muhitinde, gazi caddesinin daimi olarak araçlara kapatılması gerekir. Sur mahalline araçla gitmek eziyet ve külfet haline geldi.

ÜCRETSİZ OTOPARKLARA İHTİYACI VAR BU ŞEHRİN acaba sesimizi kime duyursak, belediyenin bizi duymayacağına eminin biz sesimizi valiliğe duyuralım en iyisi