TÜRKİYE ve FAİZCİLİK SİSTEMİ?!!
Evet, sevgili okurlar.
Bilindiği üzere, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Latin Amerika yolculuğu öncesi düzenlemiş olduğu basın toplantısı ve
gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına verdiği cevaplardan birisi de, Merkez
Bankasının "faizcilik politikası" hakkındaydı.
Merkez Bankasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın defalarca
ısrarlarına rağmen, hep bildiğini okurcasına inatlaşarak, "faizi
indirmeme" politikasını sürdürmesi, hiç kuşkusuz ki ciddi bir tartışma
mevzusuydu.
Cumhurbaşkanı da haklı olarak şöyle diyor;
“Ben faizin aşağıya çekilmesinden yanayım ve diyorum ki
Türkiye’deki enflasyonun temel dayanağı faizciliktir ve faiz sistemidir.
FAİZ SEBEPTİR, ENFLASYON NETİCEDİR
Onlar ise tam tersine ENFLASYON SEBEPTİR FAİZ NETİCEDİR
diyor.
İşte buna göre kamuoyu bunu değerlendirsin” gibi basına
açıkladığı faiz politikasının gerçek yüzünü bu şekliyle ortaya koymuş oldu
Sayın Erdoğan.
Gerçekten objektif bir gözle bakıldığında gelen giden
Başbakanlar ve Cumhurbaşkanları arasında bize göre en ideal devlet adamı Sayın
Erdoğan'dır.
Toplumun ruhuna hitap eden ideal bir devlet adamı.
Keşke şimdiye kadar devlet böylesine devlet adamları
tarafından yönetilmiş olsaydı.
Keşke bu millet, böyle ideal bir devlet büyüğünü daha önceden tanımış olsaydı.
* * *
Evet.
Gerçekten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adalet dengesini
bilen ve toplumsal dengenin özgür bir hayat felsefesiyle mümkün olabileceğini
savunduğu gibi; özgür bir ekonomi politikasından da yanadır.
Aynı zamanda, faiz sisteminin toplum arasında doğurduğu
dengesizliği, adaletsizliği, acımasızlığı, tespit eden, bilen bir devlet
büyüğüdür.
Ama ne yazık ki sistemin bünyesinde yaşamakta olan bazı
devlet aygıtları yani kamu kurum ve kuruluşlarının geçmişe dayalı yanlış bir
anayasa dayatmasıyla şımartılmış oldukları, dediğinden taviz vermedikleri de,
bir gerçek?
Nitekim ekonomi çarkının nasıl ters döndürülmüş olduğu,
bu gerçek karşısında, tüm mevcudiyetiyle orta yerdedir.
Yıllardan beri Türk ekonomisinin iniş-kalkışları,
acımasız enflasyonlar, tefecilik unsurları, serbest piyasa adı altında vurgun
üstüne vurgun yapmıştır…
Ve merkez bankası da bunu görmezlikten gelmiştir,
duymazlıktan geldiği gibi; acımasız!
Bize göre mademki Anayasa hükümleri gereği Sayın Erdoğan
artık Başbakan değil, Cumhurbaşkanıdır.
Cumhurbaşkanı sıfatıyla anayasa kendilerine çok geniş
yetki vermiştir.
Lakin, görüyoruz ki, geniş yetkileri icra etmeye
çalışıyorsa da hala bazı katı sekülarist, statükocu anlayışlar buna direnç
gösteriyor.
İşte, Merkez Bankası.
Hiç kuşkusuz ki; olan topluma oluyor, ekonomiye oluyor,
zarar gören yine bu toplum!
İnatlaşmayı sürdüren Merkez Bankası, gerçekten
Cumhurbaşkanını da bu milleti de üzmektedir.
Öyle inanıyoruz ki bu Cumhurbaşkanı hayatında vicdani
değerlendirmelerinden sapmamış bir insandır.
Her şeyi adaletin, hukukun, demokrasinin terazisinde
tartıp millete vermek isteyen bir insan.
Kamuoyu da farkındadır?
Ki yıllardan beri “Faizin her çeşidi benim ayağımın
altındadır” İslam ilkesi ve prensibi ile yola çıkmış, inanan bir devlet büyüğü.
Biz de şahidiz ki siyasi hayatında hep bunu dile
getirmiştir ve dile getirmeye de devam ediyor.
Buna rağmen, her nedense dinleyen yok.
Oysaki inanmış olduğumuz yüce İslam dininin ana kural ve
kaideleri gereği de bu yöndedir.
Zira Allahû Teâlâ Bakara suresindeki ayetleriyle hüküm
veriyor.
“Faiz haramdır. Faizle buluşan helal servet dahi yok olmaya mahkûmdur, zekât ve sadaka çıkarılan servete de bereket ve artışın söz konusu olduğu ayetlerin hükmüyle sabit kılınmıştır.
***
Örneğin Bakara suresinin 274'üncü ayetinin meali
şöyledir;
“Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf
edenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur,
üzüntü de çekmezler.
275'inci Ayet ise; "Faiz yiyenler (kabirlerinden),
şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal
onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah,
alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt
gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a
kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı
kalırlar.
276'ıncı ayet; "Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez”
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Faizin toplumlar için ne kadar tehlikeli bir unsur olduğu
açık ve net olduğu halde, devletin başındaki olan deneyimli politikacı muhterem
Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faizi düşürün” ısrarlarına rağmen, Merkez Bankası
bunda diretiyorsa, artık buna ne diyebiliriz ki?
Allah sonumuzu hayreyleye, demekten başka bir şey
diyemiyoruz.
Faizin ne kadar çürük bir sistem olduğunu, zekâtın ne
kadar ana direk olduğunu, Kur’an hükmüyle sabit olduğu halde çağımızın en büyük
düşünürü olan Bediüzzaman Hazretleri, “İşarat’ül İ’caz” kitabında şöyle diyor;
“Dünyayı yıkan, toplumsal dengeyi alt üst eden iki kelime
var:
Birisi: ‘Ben tok olayım, açlıktan ölen kimselerden
banane’
İkincisi: ‘Sen çalış, yorul, ben yiyeyim”
İşte, gaddar, âlem-i İslam’ı zelzeleye sokan, sosyal
dengeyi alt üst eden bu her iki kelimedir.
Başındaki kelime faiz politikasını üst seviye de
tutanların sözüdür, ikinci söz ise zekât hükümlerine inanmayıp da zekâtı
vermeyen cimri insanların işidir.
Devamı yarın.
En derin saygı ve sevgilerimle.