TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR NELER?!!

Evet, sevgili okurlar.

Her zaman bu sohbet köşemizde sizlerle paylaşmak istediğimiz mevzuular; ülke gerçekleridir.

Gayemiz, hedefimiz ve stratejimiz; ülkenin her köşesinde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde olup-biten olayların perde arkasını araştırıp yakaladığımız gerçekleri siz değerli okurlarımıza sunmaktır ve ülke meselelerini paylaşmaktır.

Onun ötesinde hiç bir amacımız da yoktur.

Kişisel olarak hiç kimseyi deşifre etme veyahut kin bağlama veya iftira etme sevdasında değiliz ve tenezzül de etmeyiz.

Ama bunu da hiç unutmayalım ki gerçekten, "ülke çok büyük olumsuzluklarla" karşı karşıyadır.

Tüyü bitmemiş yetimlerin, yoksulların, fakirlerin hakkının olduğu bütçeyi, devletin bazı önemli kurum ve kuruluşlarındaki çalışan bürokratlar har vurup harman savururken, öte yandan işsizlik, fakirlik, yoksulluk almış başını gidiyor.

Bakın, 370 metre derinlikte, dağların dibinde çalışan işçilerin hali pür melaline.

Üç beş kuruş para kazanmak için, akşam evine çocuklarına aş götürmek için adeta canları pahasına çalışan insanlarmız var.

Daha 6 ay önce Manisanın Soma ilçesinde 301 insan maden faciasında yanarak öldü.

İşte bir hafta önce Karaman İli Ermenek ilçesinde kömür ocağında çalışan 18 işçimizin dramı.

Canları pahasına çalışarak 370 metre yerin dibinde boğularak kaybolup gittiler.

Türkiye’nin bir yüzü böyle çilelerle dolu…

Bir tarafta cefa, eziyet, sıkıntılar içerisinde para kazanmaya çalışan insanlar var..

Diğer tarafta devletin çok önemli bazı kurum ve kuruluşlarında makam işgalçileri har vurup-harman savurmaktadır. Usulsüzlükler, yolsuzluklar, rüşvet, suiistimal, adam kayırma ve cep doldurma gibi haller yaşanıyor.

Hem de devletin yasaları gölgesinde, hem de sözde anayasal kurum ve kuruluşların çalışanları tarafından bunlar yapılmaktadır.

Lüks ve fantezi bir hayat içerisinde çalışan elit bir tabaka…

Gerçekten her zaman burada değinmek istediğimiz gibi, burası Türkiye, “Kimin eli kimin cebinde belli değil” diye vurgulayarak bunu mutlaka dile getiriyoruz.

İki haftadan beri bu köşeye atmış olduğumuz çok önemli “Hissi kablel vuku”, yani olayları vuku bulmadan önce hissetme kabilinden başlıklar kullanıyoruz?

Nitekim 10 gün üst üste başlık olarak kullandığımız “GÜNEYDOĞU’DA NELER OLUYOR NELER?!!” ifadesi, gerçekten dopdolu anlam taşıyordu.

Güneydoğu’da oluşan olaylar ve 40’a yakın ölen insanlar, şehit düşen polis, asker, koruyucular ve daha neler neler?

Güneydoğu’daki yaşanmış ve yaşanmakta olan olayların, devletin önemli kurum ve kuruluşlarının çalışma zafiyetinden ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde 28 Şubat belasını oluşturan JİTEM gibi gayrimeşru, ciddiyetten uzak bir kuruluşun varlığı, faili meçhul cinayetler, rüşvetler, yolsuzluklar, suiistimaller zincirini bağımlı hale getirdi.

Böylesine zincirleme kirlenmelerini sizlere defalarca dile getirmiştik.

O gün ve bugün yaşananlar anlattıklarımızı, günü gününe, saati saatine doğrulamaktadır.

* * *

Nitekim kullandığımız önceki başlıkların bir nevi devamı olarak bugünkü yazımıza kullanmış olduğumuz “TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR NELER?!!” başlığı, gerçekleşen tüm olaylar yine hakkaniyetimizi, gerçek kamuoyunu teşkil eden medya grubumuzu onaylıyor.

Bakınız, Cuma günkü yazımızın ana konularını birer başlık altında hatırlatmak babında bugün bu köşemize almış durumdayız.

“Kamu kurum ve kuruluşları birçok yönüyle fikir ayrılığı içerisinde, birbirine husumet besliyor.

İnsan havsalası bunca hıyanet erbaplarının Türkiye’deki varlığını kaldıramıyor.

O kadar hile ve oyunlar orta yerde oynanıyor ki; öylesine kirli sahnelere kirli senaryolar konuluyor ki "kime ne diyeceksin?"…

Çünkü Devlet ve halk birbirine artık güven sağlayamıyor.”

Nasıl vurgunlar yapılıyor, kimse duymuyor ve görmüyor.

* * *

Evet, değerli dostlar.

Ülke 7’den 70’e kadar çok büyük ızdıraplar içerisinde kıvranıp durmaktadır.

Yalnız bunları söylerken, günümüzdeki iktidar partisinin hele hele yeni Başbakan muhterem Ahmet Davutoğlu’nun zamanını ve yönetimini kastetmiyoruz.

Bu, cumhuriyetin kuruluşundan beri CHP’nin altı oklu rejiminin birer uzantılarıdır.

Ama Ak Parti dahil olmak üzere gelen giden tüm hükümetler, özellikle muhafazakâr ve sağcı geçinen hiçbir hükümet ne yazık ki münkerat ve menhiyatlarla (kötü ve olumsuzluklarla) dolu geçen bir düzen hep devam ede gelmiştir.

Hiçbir iktidar bugüne kadar bu yapıyla mücadele etmemiştir.

Bilakis!

Muhafazakâr geçinen hükümetler dahil, tüm milletvekilleri, Anayasa'nın 81. maddesini yemin olarak okudukları halde kimse o yemine sadık kalmıyor.

* * *

Sevgili okurlar!

Başınızı fazla ağrıtmayalım.

“GÜNEYDOĞU’DA NELER OLUYOR NELER?!!” başlığı altında yazılan 10 günlük yazı serimiz, büyük ses getirdi.

Bu kez de “GÜNEYDOĞU’DA NELER OLUYOR NELER?!!” yerine “TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR NELER?!!” desek daha doğru olur.

Yalnız bunu burada hemen belirtelim ki az da olsa, ülkede tarihi kokuşmalar devletin kamu kurum ve kuruluşlarının içinde meydana gelen yolsuzluklar, olumsuzluklar ve usulsüzlükler zincirine her gün bir yenisi daha ekleniyor.

Bu hükümet özellikle Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun dönemindeki Bakanlar Kurulu’nun biraz daha aktif çalışmaları sayesinde, saydığımız bazı kirli uzantılar yavaş yavaş yakalanıp deşifre oluyorlar.

Eğer muhalefet bırakırsa, daha aktif olarak çalışma azmi içinde olacaklarına inanıyoruz.

Ve bu sayede gerçekten az da olsa, zaman zaman bazı polisiye olayları, ani baskınlar, suçüstü yakalamalar gerçekleşiyor.

Gerçekten bu da kamuoyuna umut veriyor.

* * *

Bakınız, bugünkü Söz Gazetesi’nde 1. sayfadan verilen “İŞTE THK’DEKİ VURGUN” başlığı, gerçekten ülkeyi ve bölgeyi sarsmıştır, büyük ses getirmiştir ve olay çok büyüktür, daha da büyüyecek.

Ümit ediyoruz ki THK (Türk Hava Kurumu) gibi önemli bir resmi kuruluş paralelinde daha birçok önemli vakıflar, dernekler ve birlikler ve kurumlar da ele alınacaktır.

Daha isimlerini burada sayamadığımız çok önemli konular, çok önemli resmi dairelerde mevcuttur.

Har vurup harman savurma, “Saadet Zinciri” birçok kamu kurum ve kuruluşunda ele geçirilecek düşüncesindeyim.

Örneğin; “Deveye demişler: Boynun neden eğridir. Deve de: Nerem doğru ki demiş”

Bakınız, haberin başlığı şöyle;

“İŞTE THK'DEKİ VURGUN”

Haber şöyle devam ediyor;

“Rüşvet soruşturmasında tutuklanan Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanı Osman Yıldırım 50 bin TL’lik aylık gelir beyan etti. Yıldırım’ın eşi, oğlu ve kantincisine şirketler kurdurup bunlara para aktardığı iddia edildi. Oğul Emre Yıldırım ise rüşvet olduğu iddia edilen 1 milyon TL için, ‘Danışmanlık ücreti’ dedi.

Rüşvet ve para aklama iddiasıyla yürütülen soruşturmada tutuklanan Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanı Osman Yıldırım’ın, maaşının dışında kuruma bağlı 6 ayrı şirketten yüklü miktarlarda gelir elde ettiği öne sürülüyor. Yıldırım, savunmasında, ‘Başarılarımı gölgeliyorlar’ derken, oğlu Emre Yıldırım ise rüşvet olduğu iddia edilen para konusunda, ‘Bahse konu olan bir milyon lirayı danışmanlık ücreti olarak aldım’ dedi”

Haberin özeti bu iken bize 2008’deki Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil’in “Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu sırada haksız mal edindiği ve yolsuzluk yaptığı” olayını bize hatırlattı.

Hem de akla durgunluk veren yolsuzluklar yapılmıştı o zaman!.

Türk Hava Kurumu’ndaki yolsuzluk iddiası, her ne kadar yeni farkına varılmış ise de biz 2000’li yıllardan beri bu yolsuzlukları biliyoruz.

Önemli kurum ve kuruluşlarından aldığımız tespitler var.

“Türk Hava Kurumu eski Genel Müdürü Atilla Taçoy olmak üzere, THK yöneticilerinin kurumu yaklaşık 3 trilyon lira zarara uğrattıkları belirlendi” haberi, unutulmayan bir olay olarak hala da hatırlardadır.

Unutulmazdır..

Bu kurumun başındakilerin tümü CHP zihniyetli, Kemalist, Atatürkçü olarak geçinen, şarapçı, vurguncu bürokratlardan oluştuğu yönündeki sav, ortaya çıkan yolsuzluk ve usulsuzlüklerle, kendini tescillendiriyor.

İslam dinine inanmazlıklara rağmen, yıllar öncesinde Kurban Bayramı’nda kurban derilerini zorla sahiplerinin elinden alarak kuruma haksız kazanç sağladıkları halde, hemen hemen her gece eğlenceler düzenleniyor ve şarap şişeleri devriliyor, “Şerefe” diye kadehler kaldırılıyordu.

Halk da Türk Hava Kurumu” deyince “Türk Hava Kuvvetleri” diye zannediyordu.

Çünkü hep kısaltılmış olarak yazılıyordu.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten Türkiye’nin manzarası bu...

Elbette ki yazacağız, çizeceğiz, kamuoyuyla paylaşacağız ve kamu kurum ve kuruluşlarındaki gizli kirlenmelerin üzerine giderek deşifre edeceğiz.

Biz bugün “Türk Hava Kurumu”nun usulsüzlüğünü kaleme aldık.

Daha vakıflar, dernekler ve nice kurumlar var.

“Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı” dahil olmak üzere bir de Türk medyasını sülük gibi emerek kanını çeken bir kurum daha var, o da “Basın İlan Kurumu”.

İnanın, “Basın İlan Kurumu” da bazı yanlış ve antidemokratik yönetmeliklerle çok acımasızca para kazanıyor, haddini aşıyor ve yazılı matbuatın sermayesine adeta ortaktır.

Düşünün, Anadolu bölgesinin önemli bazı illerine büro kurmuş, çıkan yerel ve bölgesel gazetelerin kazançlarına el koyarak, yasa dışı yüzde 15 gibi yüksek rakamlarla müştereken ve müteselsilen, adeta ortakmış gibi haksız kazanç sağlamaktadır.

Bu yetki, bu etki, bu antidemokratik, hukuk dışı uygulamalar sayesinde yıllardan beri bu kurumu adeta palazlandırmıştır.

Bu kurum hele hele ulusal basının yüksek tirajlı gazetelere büyük çapta “Resmi İlan” paylaşımı yaparken, herhalde orası bu kurumu doyuramadı bu kez Anadolu’nun çeşitli illerine yayıldı ve dayanaksız, haksız yerde kazanç elde ederken, adeta sermaye düşmanlığı yaparak keyfilik içerisinde, kendi kendine gelin güvey olarak “Resmi İlan” dağıtımını usulsüz olarak yapmaktadır.

Biz burada bunları yazarken, bununla yetinmeyeceğiz.

Bu işlenen, sözde resmiyet sıfatını kendine tanıtarak işlediği bu haksızlık ve usulsüzlüğe artık devlet “Dur” demelidir.

Başbakanlık ve özellikle İçişleri Bakanlığı artık buna “Dur” demelidir.

Önce basın yoluyla bunu yetkililere duyururken, savcılara da suç duyurusunda bulunuyor ve hukuki mercilere başvuracağımızı buradan kamuoyuna duyuruyoruz.

Kamuoyu “Artık yeter” diyor.

Türkiye, eski bir Türkiye değil, “Yeni Türkiye” olarak halkla birleşiyor.

“Yeni Türkiye”mizin yani Ak Partinin Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığındaki Türkiye.

“Yeni Türkiye” diyoruz, hangi Türkiye?

Yüzde 52 oyla halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si.

Yolsuzluğa paydos, kirlenmeye paydos, teröre paydos.

“Kamu düzeni esastır” sloganıyla yola çıkan hükümetten, halk çok önemli şeyler bekliyor.

Hem “Paralel Yapı”, hem de vakıflar, dernekler, birlikler ve bazı kurumların bünyesindeki işlenen vurdumduymazlıklara, artık İçişleri Bakanlığı ve Valilikler el atmalıdır.

İnanın, sevgili okurlar.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı bazı Vakıflar Bölge Müdürlükleri özellikle Diyarbakır’daki şaibeler ayyuka çıkmıştır.

Bir türlü akıllardan silinmiyor.

Keza yıllardan beri kirlenmeyle beslenen “Türk Hava Kurumu” gibi “Basın İlan Kurumu”na da el atılırsa, altından çok şeyler çıkacağının bilincindeyiz.

Bu tekelciliğe; “Artık paydos” denmelidir.

Devamı yarın.

En derin saygı ve sevgilerimle.