TÜRKİYE’DE ULUSALCI FİTNE KOL GEZİYOR! (IV)

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbetimizde geniş kapsamlı, detayıyla sizinle paylaşmak istediğimiz toplumsal gerçeklerin devamı olarak bugünkü sohbetimizde de devam etmek istiyoruz.

Daha detaylı bir şekilde tüm tarihi gerçeklere dayanarak, gerek ülkemiz sorunları bakımından, gerek tüm İslam dünyasındaki birçok olumsuzlukların varlığı ve İslam dünyasını yıllardan beri hegemonyasına alan darbeci anlayışların varlığı, elbette ki tarihi İngiliz fitnelerinin detaylarıdır, maceralarıdır ve emperyalist, sömürgen oyunların uzantılarıdır.

Burada ne desek azdır.

Zira her şeyi bütünüyle burada harfi harfine analiz etmeye ne gücümüz yeter, ne de zamanımız ve ne de köşemize sığdırabiliriz.

Ancak her zaman olduğu gibi, çok önemli konuların başlığıyla siz değerli okurlarımızla paylaşmak üzere anlatmaya çalışacağız.

Detayını ve olayların kökenine inebilme şansını size bırakıyoruz.

Malumunuz üzre; Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, 30 Nisan günü itibariyle Hindistan Yarımadasına hareket etmiştir.

Dün 1 Mayıs olmak üzere Hindistan Yeni Delhi’de Hindistan Başbakanı ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Emperyalist dünya keferetül fecerelerine adeta meydan okudu.

İnanın, sevgili okurlar.

Erdoğan’a inanmamak elde değildir.

Erdoğan, içtenlikle söylemek gerekirse gençliğinden bu yana bir dava adamı olup, davasını hep üstün tutmuştur.

Haçlı ve siyon emperyalizmine karşı dik durmuştur, davayı üstün tutmuştur ve nitekim son 16 Nisan Referandum seçiminde de bunu göstermiştir ve yine salt çoğunlukla davayı kazanmıştır.

İşte Erdoğan’ın böyle yürekten konuşmaları, birer cesaret örneği olarak konuşabilmesi, bize göre İslam dünyasının terû taze bir geleceğini ortaya koymuş olmasıdır.

Evet, hiç korkmayan, çekinmeyen Erdoğan, öyle ümit varız ki Allah’ın üstün sevgisine mazhar olan bir dava adamıdır.

Hindistan yarımadasının yıllardan beri, yani I. Dünya Savaşından bugüne kadar İngiltere gibi sömürücü emperyalist, zalim, müstevli, işgalci bir devletin hegemonyası altında inim inim inlemiş, bölük pörçük olmuş.

Ve hatta Hindistan’ın bölünmüş bir şekliyle İngilizlerin vesayeti altında sayısızca insanlar oraya yerleşmiş ve ne yazık ki oranın kültürünü almış, dilini öğrenmiştir.

Birçoğu kendi kültürünü yitirmiş, yarım yamalak nerdeyse İngilizleşmiş bir potansiyel olmuştur.

Köle gibi orada İngiliz patronlarının himayesinde çalışıyorlar.

Ama hiç de özgür değil, hiç de rahat olmayan bir potansiyelle karşı karşıya kalıyoruz.

Erdoğan, 16 Nisan’dan sonra oraya gitmesi ve Yeni Delhi’de tarihi bir konuşma yapması demek, zalim emperyalist dünyaya karşı meydan okumuş demektir.

Bu meydan okuma, az öz bir vasıf değildir.

Hindistan’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde adalet olmadığını belirterek, “Erdoğan bunu söylediği zaman 'sert' oluyor, Erdoğan bunu söylediği zaman 'sevilmez' oluyor, tamam da biz kime kendimizi sevdireceğiz?

Aslolan budur. Biz, dünya mağdurlarına, mazlumlarına kendimizi sevdirebiliyorsak, bu bize yeter. Bunu da her yerde anlatmamız lazım." Diye konuştu.

Aralarındaki uzak mesafeye rağmen Hindistan ile Türkiye ilişkilerinin köklü bir tarihi geçmişe sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, bölgede 350 yıl hüküm süren Babür devletinin kuruluşunda Anadolu'daki Osmanlıların çok ciddi destekleri bulunduğunu vurgularken, bütün dünya mezaliminin patronu durumunda ve ana-babası hükmündeki İngilizleri kastediyor.

Gerçekten, Erdoğan’ın son Hindistan gezisinin seçimi, tarihi bir ideal davaya dayanmaktadır.

Hint yarımadasını hegemonyasından kurtarmak üzere yepyeni bir projeyle yola çıkmış ve Hindistan’ın gerek Balkan Savaşındaki ve gerek Kurtuluş Savaşı’ndaki maddi manevi yardımlarını unutmamış ve bugün onun karşılığı olarak, milli bir temsilci sıfatıyla devlet büyüğü olarak oraya kadar gitmişse, bu da gerçekten büyük bir gelişmedir ve bizim için bir ümit kaynağıdır.

Ben şahsen, Erdoğan’ın başta FETÖ denilen marazlı bir hastalık dahil olmak üzere tüm yapmış olduğu mücadeleyi destekliyorum ve onaylıyorum.

Ve Türkiye için Erdoğan’ın bir şans olduğuna da kesin bir gözle bakıyorum.

Erdoğan’ın yapmış olduğu her eylem, her konuşma, tarihi bir görüntüdür.

Erdoğan’ı yalnız bırakmamak lazım.

Partisinin bünyesindeki yaramaz yalaka takımı dahil olmak üzere tüm yalaka ve vurguncu, şaibeli insanlardan uzak durması lazım ve yepyeni gerçek manada insan potansiyeliyle partisini tanıştırma şansının yakalanmasını sağlamalıdır.

En derin saygı ve sevgilerimle.