TÜRKİYE’DE ULUSALCI FİTNE KOL GEZİYOR! (V)

Evet, sevgili okurlar.

“TÜRKİYE’DE ULUSALCI FİTNE KOL GEZİYOR!” başlıklı sohbetimiz birkaç gün daha devam edecektir.

Gerçekten ulusalcı fitnenin ana kaynağı, CHP anlayışı olup “Ümmül hebais” denilen bütün kötülüklerin annesidir ve kaynağıdır…

Batıl, yanlış, kemalist, laikçi anlayıştır.

Günümüze kadar olup biten tüm terör örgütleri ve olayları, buradan üremektedir…

Katliamlar, akıtılan kanlar ve dökülen gözyaşları…

Söndürülen nice ocaklar..

Bunca yetim kalan çocuklar…

Dul kalan gencecik anneler ve ekonomik sıkıntılar…

Faiz, rüşvet, fuhuş ve uyuşturucunun varlığı…

Bunlar tümüyle CHP’nin Kemalist ve laikçi anlayışından tevellüt edegelmiştir.

Allah bu memleketi bir an önce bu habis ur durumundaki kirlenme fitnesinden muhafaza eylesin, korusun.

Zira Cumhuriyetin kuruluşundaki temel amaç; halkla ters düşmektir.

Cumhuriyet; Türkiye’de kavram ve kelime itibariyle hiçbir zaman fazilet manasını taşıyan bir kavram olmadığını, yakın tarihimiz boyunca yapılan uygulamalarda zaten kendini ele vermiştir.

Bu itibarla ülkemiz insanının 7’den 70’e kadar başta iyi niyetle milli iradeyi omuzlayan, sırtına alıp taşıyan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan dahil olmak üzere tüm iyi niyetli siyasetçilerimizi de bu fitnenin şerrinden korusun, muhafaza eylesin.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bize göre CHP anlayışı, gerçekten memleket için tüm dünya keferetül fecerelerinin anlayış ve tehlikesinden daha acımasızdır...

Bakınız.

16 Nisan'daki Referandum seçiminde, “Evet” oyları, sandıktan yüksek bir sesle çıktı.

Bu başarı, tüm dünyadaki dosta ve düşmana bir ders-i ibret oldu.

Hani demişler ya; Anlayana.

Herkes, bundan bir ders-i ibret almalıdır.

Keza CHP de bu dersten nasibini almalıdır.

Ama ne yapacaksın, almıyor?

***

Neyse…

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden partisine "üye" oldu.

Ki 21 Mayıs'taki kongrede; Partinin başına gececek…

Bize göre bu değişim ve yeni yönetim anlayışı; hem Türkiye için, hem de İslam dünyası için ikinci bir zafer olarak görülmesi gerekir..

Allah hayırlı uğurlu eylesin.

Eğer gerçekten Sayın Erdoğan, yeniden AK Partinin başına geçmemiş olsaydı…

Hiç tartışmasız, AK Parti “Adalet ve Kalkınma partisi” manasından çıkarılmış, sadece bir “AKP” kavramından ibaret olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı.

Zira 7 Haziran seçimlerinde Türkiye de, Erdoğan da bunu gördü.

Keza Erdoğan’ın müdahalesi olmamış olsaydı, Sayın Ahmet Davutoğlu MHP ve CHP’yle, hatta gerekseydi HDP ile de anlaşarak koalisyon tehlikesine girecekti.

Ama Erdoğan, siyasi dehasıyla bir müminin kullanabileceği dehayla, müdahale etti…

Mani oldu.

1 Kasım’da yeniden bir seçimle AK Parti yüzde 50 civarında oy aldı ve tek başına iktidara geldi..

16 Nisan Referandumu da her ne kadar yüzde 51.40 civarında oy çıktıysa da bize göre bu azdır.

Beklenen oy potansiyeli en azından yüzde 58, yüzde 60 civarındaydı...

Ama yine de Allah’a şükürler olsun, referandum Erdoğan’ın bir zaferi olarak sonuçlandı…

Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın yeniden kurucusu olduğu partisine dönmesi, 2019 seçimlerinin bize göre bir garantisi durumunda.

Ama acizane tavsiyemiz; partiye yeniden bir biçimlendirme getirilerek mevcut, denenmiş, yorulmuş ve her şeyden evvel kişisel rantını düşünen insanlardan partiyi arındırmalıdır…

Ter-u taze yeni bir misyonla, yeni bir ruhla hiç zaman kaybetmeden halkla pekiştirilme sanatını bilen insanlarla partiyi biçimlendirmelidir…

Aksi takdirde Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’ler gibi veya eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’ler gibi veya onların ekibinde bulunan eski ve yeni bazı milletvekilleri ve çevreleri gibi insanları yeniden bu partide barındırıp, iş başına getirilmesi bize göre tehlikeli bir badire olacaktır.

Öyle inanıyoruz ki Sayın Erdoğan da bunun farkındadır.

Gerek isimleri şaibe veya rant, adam kayırmayla ayyuka çıkmış…

Gerekse bilinen bazı iş çevrelerinin yazıhanelerinin müdavimleri olarak ihaleleri pazarlayanlar olsun…

Bunlar ivedi bir şekilde; partiden arındırılması gerekiyor.

Çünkü bazıları var ki, iki yüzlüdürler…

Yüzünün bir tarafı PKK ve FETÖ terörünün içinde görülüyor…

Diğer yüzü ise AK Partili olarak görülüyor…

İşte bu iki yüzlüler, kamuoyu nezdinde bir felakettir, affedilmez bir skandaların müsebipleridir.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da böylesine ikiyüzlü hıyanetlikler, ne yazık ki hep muhafazakâr milletin inancına paralel olarak gösterilmeleri olmuş ise de ancak muhafazakâr iktidarlardan nemalanmak üzere gerçek olmamakla beraber bu sanatı başarabilmişler.

Ama bundan sonra öyle inanıyoruz ki Erdoğan, partisini yeniden biçimlendirerek, bu iki yüzlüleri kapıdışarı edecektir...

Kişisel ranttan uzak, FETÖ ve PKK’nın rantiyeci ekibinden partiyi arındırıp, partiyi yeni imanlı bir gençlik potansiyeliyle donatmasını kamuoyu adına talep ediyoruz.

Bu halk, gerçekten Erdoğan’ın inancına ve misyonuna, cesaretli yüreğine inanıyor, güveniyor ve destekliyor.

Zaten Erdoğan da buna layıktır, hak ediyor.

Zira tüm dünya keferetül fecerelerine karşı dik duran, yüreklilik gösteren, iman misyonuyla yola çıkıp, meydan okuyan inançlı bir devlet büyüğü olması hasebiyle, halkın ümidi durumuna gelmiştir.

İkinci bir husus da Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek, kendi milli kültürümüze, tarihimize, adalet mefkûremize uygun olmayıp, dışarıdan ithal edilmiş çok önemli badireli yasaların gözardı edilmemesidir…

Adilane bir kimliğe kavuşturulmalıdır…

Yeni bir biçimlendirme getirip, milletimizin, ülkemizin ruhuna uygun bir şekilde yeni bir yasalar zinciriyle ülkeye yenilik getirmelidir…

Özellikle ekonomiye çok büyük sıkıntı yaratan, istihdamı engelleyen, işsizliği körükleyen bir “İş kanununu” kökten değiştirip, yeni bir biçimlendirme haliyle ülkemize, halkımıza kazandırılması gerekiyor.

Artı, Türkiye Barolar Birliği bünyesindeki bazı baro mensuplarının, tabiri caizse bu “İş kanununu” adeta kendilerine birer rant sektörü haline getirmiş lobilerin varlığına son verilmek üzere yeni bir kanunla yargımız tanıştırılmalıdır.

Devamı yarın.

En derin saygı ve sevgilerimle.