HALK İÇİN DEVLET, ADALET İÇİN HUKUK!? (3)

Evet, sevgili okurlar.
Dün saat 15.00 sularında yazılı ve görsel medyaya şöyle bir haber düştü.
“BAŞSAVCI KAVAK’A SORUŞTURMA AÇILDI”
“HSYK, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik düzenlenen operasyon ile ilgili açıklamalarıyla gizliliği ihlal ettiği ileri sürülen İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak hakkında soruşturma başlattı.
Ayrıca Karabağlar Karakolu’ndaki dayak olayında eksik soruşturma yaptığı iddia edilen Cumhuriyet Savcısı Alaaddin Dokur ile ilgili de soruşturma açıldı.”
Bu haber bize Durdu Kavak’ın Diyarbakır’da Başsavcı olarak atandığı ilk iki senedeki Diyarbakır Söz Gazetesi’nde yayınlanan çok önemli haberlerin yayınlanmaması için antidemokratik hukuk dışı keyfilik arz eden uygulamalarını hatırlattı.
Bu yanlış uygulamalar zinciri hep devam etti.
İnanın daha önceden de defalarca ifade ettiğim gibi, Diyarbakır Söz Gazetesinin yaklaşık yirmi yıllık bir mazisi içerisinde yaptığı yayınlardan dolayı açılan soruşturmalarla Kavak’ın bir buçuk sene içerisinde açtığı soruşturmalar karşılaştırıldığında, iki misli olduğu görülecek.
Bir buçuk sene içerisinde açılan soruşturmalar yirmi senelik süre içerisinde açılan soruşturmaların katbekatı.
Düşünün, yazı serimize başlık olarak koyduğumuz “HALK İÇİN DEVLET, ADALET İÇİN HUKUK” ifadesinin ne kadar anlamlı olduğunu siz değerli okurlarımıza buradan bir kez daha sunmak istiyorum.
Demek ki devletin devlet olabilmesi için, devletin imkânlarını ve yetkilerini keyfi, ideolojik maceralarla halkın üzerine demoklesin kılıcı gibi kullanılmaması gerekir.
Keza hukuka dayalı olmayan keyfiliği icra eden adalet de adalet değildir.
Sayın Durdu Kavak’ın hakkında açılan soruşturma şunu bize hatırlatıyor;
İşte yeni Türkiye ve adaletin yeni uygulamaları geçmişe yönelik çok şeyler hatırlatıyor.
Evet, 18 Haziran 2007 tarihli Diyarbakır Söz Gazetesinin büyük puntolarla yazılan manşeti şöyleydi;
“REİSE AĞIR SUÇLAMA!”
Manşet üstü mavi bant üzerine beyaz yazıyla yazılan haber şöyle;
“Ulusal gazetelere haber konusu olan hâkim Kurtoğlu ile ilgili ilginç iddialarda bulunuluyor”
Bu habere dayalı gazetenin göbeğinde görünen bahçeli bir villa resmi, bu bahçeli villa Fethiye ilçesinde bulunuyor.
Hakim Kurtoğlu’nun yazlığı…
Haber şöyle devam ediyor;
“Sahtecilikten yargılayıp, beraat ettirdiği sanığın otelinde alem yaptı. Evini onaran müteahhide ‘bizim hanıma bir de araba alalım’ dedi. Fethiye Ağır Ceza Reisi iken Diyarbakır’a tenzi-li rütbe ile 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne atandı”
Bu haber üzerine 19 Haziran 2007 Perşembe günü Söz Gazetesinde  hakim Mehmet Yücel Kurtoğlu hakkında yapılan haberden dolayı önce Haber Müdürü Sait Bayram ile haberi yapan Fırat Avcıl Başsavcılıkça yapılan soruşturma neticesinde tutuklandılar.
20 Haziran tarihinde yorumsuz olarak gazetenin birinci sayfası siyah bantla çıktı.
21 Haziran’da bu kez Yazı İşleri Müdürümüz tutuklandı.
Üç gün üst üste gazetenin birinci sayfası tam sayfa olarak yorumsuz siyah zemin olarak okurlara sunuldu.
Yaklaşık 30 gün cezaevinde kalan gazetemizin bu üç elemanı nihayet serbest bırakıldıktan sonra adalet gerçekten tecelli etti, mesleği taassup paralelinde hukuk dışı keyfiliğe dayalı bu üç gencin serbest bırakılmalarıyla sürdürülen dava neticede beraatla sonuçlandı.
Keza Sayın Başsavcının adliyesi zaman zaman şaibeli haberlerle çalkalanıyordu.
Odacısı meşhur Kemal’in avukat kılığına bürünerek eroin davalarını kahvehanelerde pazarlıyordu ve gazete yazmadan hakkında herhangi bir işlem yapılmıyordu.
Gazete yazdıktan sonra odacısı Kemal Hakkari iline gönderildi, ondan sonra da geçici bir süre içerisinde tutuklandı.
Gazetecilik görevini ifa ettiğimiz için bir türlü Sayın Kavak gazetemize ısınamadı.
Bir de 30 ve 31 Ocak 2008 günlerinde seri iki yazım oldu.
“ADALET MÜLKÜN TEMELİ MİDİR?!” başlıklı iki gün üst üste Günün Yorumu köşemde Türkiye’de olup biten antidemokratik hukuk dışı uygulamaları kaleme aldım.
Diyarbakır Adliyesi’nde hazırlık davalarına bakan bir savcı ve dul bir hâkime hanım arasında mesleklerine uymayan bazı olumsuzluklar yaşanıyordu.
Ve elime yerli yerinde belge ve dokümanlar ulaştı.
Ben de bu yaşananları “Aşk-ı Memnu” olarak kaleme aldım.
Senmisin yazan?
Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak suçundan şüpheli olarak savcılığa çağrıldım.
İfadem alınır alınmaz.
Hemen Nöbetçi 1. Sulh Mahkemesi’ne apar topar tutuklanmaya sevk edildim.
Orada da adalet tecelli etti.
Tutuklanmadım, yargılama süreci devam etti, netice itibariyle 301’den açılan dava Yeni Türk Ceza Kanununun 101. maddesinden dava açıldı ve bu dava Bakanlığa gitti, Bakanlık davayı düşürdü.

* * *

Evet, sevgili dostlar.
Dün de belirttiğim gibi devletin asli görevi; ülke çapında ülke insanlarına karşı verdiği hizmet hukuka, yasaların gerçek uygulamalarına dayalı olmalıdır.
“Adalet mülkün temelidir” tarihi bu ilke ve kavram keyfi uygulamalara karşı zedelenmemelidir.
Bunu ifade etmemizde;
Herhangi bir art niyet söz konusu değildir.
Olamaz da.
İstediğimiz, “olması” gerekenin, olmasıdır.
Ne var ki;
Bizim yaptığımız tespitler ve o gün ifade ettiklerimiz, kaleme aldıklarım altı ay içerisinde “alenileşerek” gerçekleşti.
Yani,
Anılan Hakime ve Savcı arasındaki “Aşk-ı Memnu” gerçek aşka dönüştü.
Ve nihayetinde evlendiler.
Zaman ve süreç bizi onayladı.
Amma ve lakin Sayın Durdu Kavak mesleği icabı değil de hep zaman zaman hissiyatlarına mağlup düşerek keyfi uygulamaları bu kez Başsavcı olarak her nedense İzmir’de uyguladı.
Ve karşılığını da gördü; çünkü yeni HSYK gerçekleri görüyor ve kimsenin gözyaşlarına da bakmıyor.

* * *

Evet, sevgili okurlar.
Bizim hedefimiz basını bir jurnal ve şantaj aracı olarak birileri hakkında kullanmak değil, ülke meselelerini yeri yerinde tespit edip kamuoyuna yansıtmaktır.
Yaklaşık yüz yıldan beri ülkemizde var ola gelen kirlenme, antidemokratik, hukuk dışılıklar daha ne zamana kadar devam edecek?
İşte biz hep bunları hedefliyoruz, gerçekleri tespit etmeye çalışıyor ve yazıyoruz.
Dünkü Star Gazetesi manşetine şöyle bir haber taşımış;
“ÖLÜM LİSTESİ YARGIDAN TEYİTLİ”
“1990’lı yıllarda terör örgütü PKK’ya destek verdiği gerekçesiyle MGK’da haklarında infaz kararı alındığı öne sürülen 193 kişilik Kürt işadamları listesinin mahkeme kararıyla kesinleştiği ortaya çıktı.
Liste devlet sırrına sokuldu, dönemin Çalışma Bakanı Ziya Halis listede adı olduğu gerekçesiyle 1996’da İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açtı ve 2 milyar tazminat istedi.
Bakanlık, Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne gönderdiği savunmada listeyi kabul etti ancak bunun devlet sırrı olduğu ve cezai bir yaptırım öngörmediği gerekçesiyle itiraz etti”
Evet, sevgili okurlar.
Basından ele geçirdiğimiz şöyle bir haber;
“ERGENEKON’UN DERİN PKK’SI”
“PKK’nın ETÖ ile derin ilişkisi açığa çıktı.
Peki, bu bağlantıyı kimler sağladı, derin PKK neler yaptı?
Terör örgütü PKK taraftarları her yıl belirli günlerde korsan eylem için sokaklara dökülüyor.
15 Şubat (Öcalan’ın yakalanışı), 21 Mart (Nevruz), 4 Nisan (Apo’nun doğum günü), 15 Ağustos (PKK’nın ilk baskını-Eruh), 9 Ekim (Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması), 27 Kasım (PKK’nın kuruluşu) tarihleri onlar için çatışma günleri demek.
Bunlara son üç yılda yenileri de eklendi.
12 Haziran 2007’de başlayan Ergenekon soruşturması örgüt sempatizanları için adeta yeni bir eylem dönemi oldu.
Emniyet verilerine göre ETÖ soruşturmasının başladığı tarihten sonra PKK taraftarları da korsan gösterileri yoğunlaştırdı.
Her ETÖ operasyonundan sonra onlar da araç yakma eylemleri için sokaklara çıktı”
Bu haber dört sayfadan ibaret siz değerli okurlarımıza bölüm bölüm sunmaya çalışacağız.
Web adresi: www.analitikbakis.com sitesinden bir haber.
“İŞTE DUDAK UÇUKLATAN GERÇEKLER”
“Faili meçhuller dolayısıyla tutuklan Albay Cemal Temizöz ile ilgili çok ilginç detaylar.
Temizöz hakkında JİTEM’ci Abdülkadir Aygan neler anlattı.
DERİN ALBAY’IN SIRLARI
Almanya’da  nasname yayınları tarafından ‘çapraz ateş’ adıyla kitaplaştırılan Abdülkadir Aygan’ın anılarından bir bölüm Cemal Temizöz ile ilgili çok ilginç detaylara yer veriyor.
Aygan’ın anılarında bir süre önce evinde intihar ettiği açıklanan Abdülkerim Kırca’nın Güneydoğu’daki faaliyetlerine yer veriyor.
Anılarda Cemal Temizöz’ün Cizre’de sivil ekibe dahil edilmesinden sonra yine Diyarbakır Cezaevine tahliye edilen itirafçılardan Hıdır Altuğ ve Adem Yakın’ın da bu ekibe dahil edildiği belirtiliyor.
Albay Cemal Temizöz ile ilgili Aygan’ın anılarından bir bölümü şöyle”
Onu da,
Yarın size aktaracağız..
Devam edecek.
Saygı ve sevgilerimle.