ÖZEL GEREKSİNİMLİ BİREYLERİN EĞİTİMİNDE AHLAK

İnsanlar, diğer varlıklar arasında üstün bir derecede yaratılmıştır. Felsefi, ilmi ve dini bilgiler, bunu doğrulamaktadır. İnsan olma bilincine varan kişiler, dünyayı imar ve idare etmekte, ondan yararlanmakta ve topluma da çeşitli yönlerden faydalı olmaktadırlar. İnsanlar, ancak felsefi düşünce, olgun akıl, sağlıklı psikoloji ve iyi ahlakla böyle bir aydınlanmaya ve erdemliliğe ulaşabilmektedirler.

Bazı insanlar, çeşitli engellerle dünyaya gelmektedirler. Bu engeller, vücudun herhangi bir uzvunun eksikliği, duyu organlarının işlevsel olmayışı, zihinsel becerilerin yerine getirilmeyişi gibi sıralanabilir. Bazı insanlar da dünyaya geldiği esnada veya geldikten sonra yaşanan çeşitli kazalar, kullanılan ilaçlar, yanlış tedaviler gibi nedenlerden dolayı engel sahibi olabilmektedirler. Bu tür sebeplerden ötürü bireyde var olan noksanlıklara karşın söylenen engelli, özürlü gibi ifadeler, incitici kabul edildiği için bu ifadeler yerine özel gereksinim duyan bireyler demenin daha doğru olduğu düşünülmektedir.

Özel gereksinimli bireylerin toplumda rahat yaşamaları ve başkalarına zarar vermemeleri için sağlıklı bir eğitimden geçmeleri gerekmektedir. Aslında eğitim, Arapça ifadesiyle terbiye, her birey için önemlidir. Fakat eğitim özel gereksinimli bireyler için ayrı bir önem kazanmaktadır. Aslında bahsettiğimiz bireylerin toplumda dışlanmamaları için toplumun eğitilmesi gerekmektedir. Eğitimin birey, aile ve toplum açısından iyi sonuçlar verebilmesi, toplumsal uzlaşı ve barışa katkı sağlaması için bilimsel kurallara ve ahlak ilkelerine uygun bir şeklide yerine getirilmelidir. Bu gaye ile eğitim sürekli bir şekilde geliştirilmekte ve eğitimde farklı yöntemler uygulanmaktadır.

Ben, çeşitli eğitim kurumlarında görev yaptığım süre zarfında birçok deneyim kazandım. Genel olarak bireylere sunulan her türlü eğitimde eğitilen kişileri sevmek, onlara sevildiklerini hissettirmek, onlara güven vermek ve onların sevgilerini kazanmak gerekir. Bunun için tüm eğiticilerde geniş bir sabır, engin bir bilgi ve son derece iyi bir niyetin olması gerekmektedir. Özellikle rehabilitasyon merkezinde görev yaptığım süreyi göz önünde bulunduracak olursam, bahsettiğim duyguların çocuklarda oluşması ve eğitimcilerin bahsettiğim özelliklere sahip olmasının oldukça önemli olduğunu fark ettim. Biz eğitimciler olarak bize düşen görevleri, ahlak kurallarına uygun olacak şekilde yerine getiriyorduk. Çocuklara karşı her an sabır ve merhametle yaklaşıyorduk, olumlu ifadelerle iletişime geçiyorduk. Bu yaklaşımlarımız karşısında çocukların beklediğimiz yönde dönüşümler gösterdiklerini fark ediyorduk. Asıl amacımız, özel gereksinim sahibi olan o bireyleri toplum içinde refah seviyesi olabildiğince yüksek olacak şekilde yaşamaları konusunda desteklemekti. Zaman içerisinde şunu fark ettim ki bizlerin davranışlarını destekler nitelikte aile içi eğitim ve terbiye gören çocukların görmeyenlere nazaran daha iyi olduğunu ve çocukların aile içinde öğrendiği her davranışı yansıtan bir ayna olduğunu gördük.

Her birey, eğitimle toplumun bir parçası olma hakkına sahiptir. Özel gereksinimli bireylerin eğitiminde ahlak, sadece bir sorumluluk değil, insanlık onurunu yücelten bir rehberdir. Onlara fırsatlar sunarken, empatiyi ve adaleti merkezde tutmak, hem bireysel hem de toplumsal bir vicdan borcudur. Unutulmamalıdır ki en büyük ilerleme, farklılıkların kucaklandığı bir toplumda mümkündür.